.
Hayatım boyunca bir kahraman istedim, beni kurtaracak bir kahramanın hayalini kurdum. Kalbimin üzerindeki bezelye tanesini kaldıracak birini istedim. Sürekli olarak dibinde olduğumu hissettiğim ağzına kadar kumla dolu kuyudan beni çıkarıp nefes aldıracak bir kahraman bekledim.
İlk başlarda kalbimin üzerindeki bezelyeyi de, dibinde
olduğum kuyuyu da normal sanardım, herkes böyle sanardım. Sonra bebeğimin
kafasını koparıp beni ağlatan sarışın çocuk sayesinde herkesin bezelyesi
olmadığını, çoğunun kumlu kuyudan bile haberinin olmadığını öğrendim. Ben nefes
almaya çalışırken farkettim ki diğerleri boğulmak ne bilmiyormuş, işte tam da o
zamanlara denk geliyor kendime bir kahraman aramaktan pes edişim. Soğuk
yatağımda ayaklarımı birbirine sürterek ısınmaya çalıştığım gecelerde hep bana
uzanan bir elin hayali olurdu kafamda, nefes almayı hep kişilerde
arıyordum, küçüktüm ve cahildim ama boğulduğumun da daha tam farkında değildim zaten. Kahramanım sarışın çocuk
bebeğimin kafasını koparan sarışın çocuğa dönünce, hayallerimden çıkıp da
kabuslarıma girince bezelyemi kaldıracak olan kahraman arayışım ve bana
anlatılan bütün hikayelere olan inancım kuma gömüldü. Bir kahraman beklemek
yerine nefes almak için kendim bir şeyler yapmam gerektiğini fark edişim
babamdan kırmızı bir bisiklet istemem gereken yaşımla aynı zamanlarda oldu, çok
erken oldu ve biraz da büyürken öğreneceğim bir hüzünle doldu.
O zamanlar yalnız olduğumdan pek konuşmazdım, kahramanımın
hiç gelmeyeceğini ve hatta kahramanların gerçek olmadığını farkettikten sonra ise
biri benimle konuşsa bile ağzımı açamadım. Ağzımı açtıkça dolan kumlar yüzünden
boğulacakmış gibi hissediyordum, konuşsam anlamıyor deli diyorlar konuşmasam
cevap vermiyorum diye dövüyorlardı. Kendini savunmak denilen şeyden bihaberdim
zaten, kimse çıkıp kendin için konuş dememişti çünkü bana. Ben de sustum, zaten
susuyordum daha çok sustum, sustukça kanat izlerim arttı ben yine sustum. O
zaman bana neden yaklaştığını ve karşıma oturduğunu yıllar geçti hala
anlayamadım ama bir gün kapkara bir kız geçti karşıma, sürekli konuştu bana
sorular sordu,hiç susmadı ama benden de hiç cevap beklemedi. Yıllar boyunca
susmanın getirisiyle kahramanların yokluğuna çok içten inanmıştım o yüzden o
kızın bezelyemi kaldıracağına hiç inanmadım, yine sustum hep sustum sustukça
kanat izlerim arttı, kara kızsa hiç susmadı hep cıvıl cıvıl hep ışıl ışıl
konuştu, çevremde döndü bağırdı dans etti hiç susmadı, kara kara saçları kara
kara kaşları puf oldu uçtu hiç susmadı, kara karaydı ama aynı benim gibi
bembeyaz oldu yine konuştu, dans edemez etrafımda dönemez oldu ama yine de
şarkılar söyledi, ağzına maske taktılar bembeyaz, kara kıza beyaz maske hiç
yakışmadı, ağzında maske vardı ve benden hiç cevap alamadı ama bana yine sorular
sordu. Biz hep beraber yaşardık hep beraber uyurduk ama kara kızı alıp alıp
götürürlerdi ara sıra, ben sormazdım nereye gittiğini ama o gelip yine de
anlatırdı bana, saçlarım tekrar çıksın diye uğraşıyorlarmış derdi, gülümserdi
ama ben farkederdim gözleri hep şiş olurdu döndüğünde. Sonra bir gün yine
bembeyazdı maskeliydi, o zamanlar dans edemiyordu çok, oturuyordu hep, ayağa
kalkınca kargalar kızıyordu çünkü ama o gün kalktı yine dans etti
etrafımda, bağıra bağıra şarkılar söyledi çünkü ilk defa sorusuna cevap
vermiştim. Çok mutlu oldu, "Benimle konuştun!" diye çığlık attı ve fırladı ayağa benim
yüzümden. Sonra kargalar geldi bağıra bağıra götürdüler onu, benim yüzümden. Giderken
bana el salladı gülümsedi ama nefes nefeseydi gülüşü ve elleri titriyordu ben
farketmiştim, göğsü yukarı aşağı dans ediyordu.
Vişne derdi bana, "Çok
dans edince çok şarkı söyleyince yeşil olmayan cadılar geliyor beni karanlık
bir yere götürüyorlar. Karanlıktan çok korkuyorum ben ama hep beni oraya
götürüyorlar. Yine de ben vazgeçemem ki şarkı söylemekten, dans etmekten, çünkü
saçlarım varmış gibi hissettiriyorlar, hiç anlamıyorlar bunu o yeşil olmayan
cadılar." Sonra bana dönerdi, eğerdi kafasını ve hiç cevap alamasa da sorardı
hep, "Yeşil olmayan cadıları sen de biliyorsun Vişne, değil mi?"
Kara kızı bir daha görmedim ama yıllar sonra dönüp
baktığımda fark ettim ki kara kız benim kahramanım olmuş, hiç farketmemişim ama
o gün ona cevap verdikten sonra bir daha susmamışım, dönüp bakınca farkettim.
Bunları ona hiç söyleyemedim ve ona hiç teşekkür edemedim, şarkıları ve dansları
için, onun sayesinde öğrendiğim tüm masallar için, bezelyemi hafiflettiği ve
boğulmadan konuşabilmemi sağladığı için ona hiç teşekkür edemedim. O gün
kargalar benim yüzümden kara kızı götürdüler, bir daha onu göremedim ve hiç özür
dileyemedim sorularına cevap vermediğim için, gözlerinin şiş ve gülüşünün nefes
nefese olduğunu bildiğim halde sustuğum için, o gün onunla konuşup benim
yüzümden kargaların onu götürmesini izlediğim için ondan hiç özür dileyemedim.
Hayattaki tek kahramanım kara kızdı, benim yüzümden kargalar
onu götürmüştü ve bir daha görememiştim onu ama kara kız benim kahramanımdı.
Hayattaki tek kahramanım benim yüzümden yüzünde nefes nefese bir gülümsemeyle
uzaklaşırken yaptığım tek şeyin oturup onu izlemiş olmam olduğunu aradan yıllar
geçtikten sonra anlayışım gibi; hayattaki tek kahramanımın kara kız olduğunu da kahramanım olduğuna inandığım için peşinden koştuğum çocuğun kanat izlerimden
çok daha acı verici olduğunu da çok geç anladım.
Yorumlar
Yorum Gönder